Manşet.
YERLİ KRİPTO PARAYLA TANIŞALIM: ''SİKKE''
RESMİ SAYFA ZİYARETİ İÇİN : www.sikke.com.tr
Son zamanlarda sanal para birimlerinin önemli bir ölçüde artış göstermesiyle çoğu kişi de bu fırsatı değerlendirerek bu alana yatırım yaptı. Olay bununla da kalmayıp kendi Bitcoin madenciliği işine girenler bile mevcut durumda. Hatta sadece Bitcoin madenciliği yapmak için bile özel sistem toplayan insanlar var. Gelecekte bu durum nereye varır bilinmez ama şu kesin ki günümüzde sanal paraya yatırım yaparak zengin olmamanız için neden yok. Tek yapmanız gereken doğru alana yatırım yapmanız.

Piyasada şu anda mevcut olan iki önemli kripto para birimi mevcut bunlar: Bitcoin ve Ethereum. Bu sanal paraların dünya çapında yakaladıkları başarısından sonra çoğu ülke kendi sanal para birimini geliştirmeye başladıklarını duyurmuştu. Aynı zamanda yerli şirketlerin de sanal para geliştirdikleri de bilinenler arasındaydı. Nihayet o haber geldi ve artık bizim de nur topu gibi bir sanal para birimimiz olacak. Piyasaya yakın zamanda yerli kripto para birimi eklenmeye hazırlanıyor. İsmi ise “Sikke” olarak belirlenmiş. Çıkış tarihi de Nisan 2018.
Sikke kesesi nedir?
Platform üzerinde cüzdan yerine başka bir kavram mevcut: Kese. Sikkelerinizi saklayabileceğiniz yerler kese olarak geçiyor ve güvenlik maksadıyla keselerinizi açık veya kapalı konumda tutabiliyorsunuz. Ayrıca açık/kapalılığın yanı sıra sıcak depolama ve soğuk depolama alanlarını tercih etmeniz mümkün hale gelebiliyor. Yani yüksek miktardaki sikkelerinizi saklamak için çevrimdışı, internet erişimi olmayan yöntemleri tercih edebilirsiniz. Sikkeleri güvende tutmakla birlikte birden fazla kese oluşturulabilir ve isimlendirilebilir.
Kese türleri neler?
- Standart – Sikke eklenebilen ve alınabilen cüzdandır.
- Kumbara – Sikke biriktermeyi sağlamak amacıyla kullanılabilir.
- Sebil – Yalnızca harcama yapılmak için kullanılabilen cüzdandır.
- Ortak – Birden fazla kullanıcının yönetebildiği cüzdandır.
- Akıllı – Cüzdandan para çekme ve yatırma işlemlerinin akıllı sözleşmelere bağlandığı ve bu sözleşmeye göre hizmet veren cüzdan türüdür.
Cüzdan güvenliği nasıl sağlanıyor?
Platform kullanıcı güvenliğini ön planda tutuyor ve cüzdan türlerinin yanı sıra farklı güvenlik araçları da sunuyor.
- Sıcak/soğuk depolama (Hot/Cold Storage),
- Aktif/pasif depolama (Cüzdanı açık veya kapalı konumda tutma),
- Günlük ve saatlik çekim limiti belirleme,
- Maksimum işlem sınırı (Tek bir işlemde en fazla gönderimi belirleme),
- Bildirim alma (Tüm cüzdan hareketleri için anlık bildirim alma).
Cüzdan PublicKey: Sikke PublicKey (Ortak Anahtar), belirli bir formülle SikkeRoot tarafından ortaya çıkarılır.
RowBlockchain nedir? BlockChain vs RowBlockChain
RBC (RowBlockChain), standart blok zinciri teknolojisinin olumlu yönlerinin alıp Sikke tarafından geliştirilen yeni bir zincirdir. Uçtan uca yapılan işlemler için kullanılan blok boyutları 1KB’nin altındadır. Bu değer boyutu 1MB – 8MB olan standart blok zinciri ile kıyaslandığında çok çok düşüktür. RBC’nin daha düşük boyuta sahip olmasının nedeni ise yeni bir blok oluştururken önceki bloğun verisinin yenisine eklenmemesidir. Eğer Bitcoin RBC teknolojisini tercih etseydi 150GB olan blok zinciri boyutu yalnızca 150MB olacaktı.
- Bloklar belirli bir algoritma yöntemiyle eklenir ve SikkeRoot tarafından kontrol sağlanır.
- İşlem yapılırken blok verileri SHA256 ile şifrelenir, SikkeRoot’a yollanır ve onayın ardından RowBlockDatabase’e eklenir.
- Hash için zorluk değerlerine ihtiyaç duyulmaz, yalnızca SHA-256 şifrelemesi yapılır, işlemlerin anında onaylanması sağlanır.
- Güvenliğin sağlanması adına SikkeRoot hatalı işlem yapan sunucuyu devre dışı bırakabilir.

Ekonomist Halil Erden ve bilgisayar mühendisi Mehmet Ali Tamaç başta olmak üzere toplamda 12 kişilik bir ekip tarafından geliştirilen Sikke, yabancı dil içermiyor. Böylece bu sanal para biriminin muhtemelen yalnızca Türk yatırımcılar için geliştirildiğini söyleyebiliriz. Bitcoin gibi geniş çaplı bir sanal para kadar ilgi görür mü onu bilmiyoruz. Ne kadar başarılı olacağını çıktığı zaman göreceğiz.
Sizce Sikke, Bitcoin kadar başarılı olabilecek mı? Sizler de düşüncelerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın.
RESMİ SAYFA ZİYARETİ VE ÜYE OLMAK İÇİN : www.sikke.com.tr
3 Fazlı Sistemler
Tek fazlı alternatif sistemlerin yanında elektriğin üretimi, iletimi ve dağıtımı üç fazlı olarak gerçekleştirilir. Peki neden üç fazlı olarak elektriği kullanıyoruz? Üç fazlı akım ve gerilim arasındaki ilişki nasıldır? Üç faz nasıl üretilir? Üçgen ve yıldız bağlı yük nedir?
Tek fazlı sistemde, yükün generatörden çektiği gücün frekansının, gerilim / akım frekansının iki katı olduğu ve değişiminde dalgalı olduğu yapılan analizlerde görülmüştür. Üç fazlı sistemlerde yüke ait toplam ani güç, her faza ait güçlerin toplamıdır. Bu toplam, sabit bir değerdir yani zamanla değişmemektedir. Bu güç sabit olduğundan özellikle üç fazlı sistemlerde motorların momenti daha düzgündür. Salınımlar (titreşimler) minimum seviyededir.
Şebekenin Üç Faz ve 50 Hz Olmasının Sebebi Nedir?
Üç fazlı AC akıma dayalı elektriğin üretimi ve dağıtımı 19. yy’da Nikola Tesla tarafından geliştirildi. Tesla’nın bu sistemi geliştirdiği dönemde Thomas Edison kendi DC sistemi üzerinden şebekelere enerji sağlamaktaydı. Tesla AC sisteminin DC sisteme göre daha verimli, kayıpların daha az olduğunu savunuyordu. Tesla dahil olduğu Westinghouse şirketiyle beraber AC iletimin kullanılması için büyük çaba sarf ettiler.
Tesla kendi sisteminde 60 Hz frekansta ve gerilim olarak 240 V düzeyini belirlemişti. Ancak o zamanlarda elektrik enerji pazarını elinde bulunduran Edison ekonomik çıkarlar ve gurur yüzünden Tesla ile ters düşmüştü. DC dağıtım sisteminde elektriğin taşınması sırasında uzun mesafelerde büyük kayıplar yaşanmakta ve maliyet bir o kadar artmaktaydı. Zamanla bu olumsuzluklar sebebiyle AC sisteme geçmişlerdir. Sistem üç fazlı olarak kullanıma başlandı ancak gerilim düzeyi 110 V, frekans 60 Hz kabul edildi.
Avrupa’da ise ilk güç üretim tesisini kuran Alman AEG firması 110 V gerilimle üretime başladı. Zamanla bu seçimin uygun olmadığı görüldü. Çünkü 110 V gerilim seviyesinde 2 kW lık bir motor şebekeden yaklaşık 18,18 A akım çekmekteydi. 220 V gerilimde ise 9.09 A akım çekiliyordu. Bu durumda elektriğin iletiminde kullanılan iletkenlerin kesitlerinin büyümesine neden olarak maliyetinde artmasına yol açıyordu. Bir diğer hususta motorların ilk kalkınma anında nominal değerlerinin üzerinde akım çekmeleriydi. Bu yüzden dağıtım sistemlerine devre kesiciler konulması gerekmekteydi. Bu olumsuzlukları açmak için zamanla 220 V'a geçilmiştir.
Peki neden Avrupa'da şebeke frekansı 50 Hz'dir?
Tesla, sisteminde 60 Hz frekansı öngörmüştü ancak bizimde sonradan dahil olduğumuz Avrupa’da ilk sistemi kuran AEG firmasının uzmanlarının 50 Hz’i tercih etmelerinin sebebi onluk sayı sistemi olarak biliniyor. 50 Hz kullanımında, elektrik üretilirken yaklaşık %20 daha az etkin ve iletimde %10-20 arasında daha verimsizdir. Bunların yanı sıra bobinlerin sarımında daha büyük sarımlar ve manyetik çekirdek malzemenin kullanılmasını gerektirir. Zamanla bu sorunlar birbiri ardına zincirleme sorunlar yaratarak büyümüştür. O yıllarda elektrik üretimini tekelde bulunduran AEG firması 50 Hz frekans düzeyini korumuş ve tüm Avrupa kıtasına böylece yayılmış oldu.
Tesla, sisteminde 60 Hz frekansı öngörmüştü ancak bizimde sonradan dahil olduğumuz Avrupa’da ilk sistemi kuran AEG firmasının uzmanlarının 50 Hz’i tercih etmelerinin sebebi onluk sayı sistemi olarak biliniyor. 50 Hz kullanımında, elektrik üretilirken yaklaşık %20 daha az etkin ve iletimde %10-20 arasında daha verimsizdir. Bunların yanı sıra bobinlerin sarımında daha büyük sarımlar ve manyetik çekirdek malzemenin kullanılmasını gerektirir. Zamanla bu sorunlar birbiri ardına zincirleme sorunlar yaratarak büyümüştür. O yıllarda elektrik üretimini tekelde bulunduran AEG firması 50 Hz frekans düzeyini korumuş ve tüm Avrupa kıtasına böylece yayılmış oldu.
► Şekil 1: Elektriksel Olarak Aralarında 120 Derece Bulunan Genlikleri Birbirine Eşit 3 Faz Akım ve Gerilimleri
Üç Fazlı Sistemin Avantajları
► DC elde edilmek istendiğinde 3 fazlı doğrultucuların akım harmoniklerinin tek faz doğrultucu akım harmoniklerine göre daha düşük olması,
► 3 faz enerji iletiminde kablo kesitleri 1 fazlıya göre daha küçüktür. Bu nedenle maliyetler azalır.
► 2 farklı gerilim seviyelerinde kullanılabilir; Faz-Nötr 220V, Faz-Faz 380V
► Aynı boyuttaki iki veya üç fazlı sistem bir fazlı sistemden daha büyük güç verir.
► 3 faz enerji iletiminde kablo kesitleri 1 fazlıya göre daha küçüktür. Bu nedenle maliyetler azalır.
► 2 farklı gerilim seviyelerinde kullanılabilir; Faz-Nötr 220V, Faz-Faz 380V
► Aynı boyuttaki iki veya üç fazlı sistem bir fazlı sistemden daha büyük güç verir.
Üç Fazlı Sistemlerde Genel İfadeler
► Şekil 2: Alternatif Akımda Fazörel Gösterim
3 Fazlı Sistemin Çalışma Prensibi
3 fazlı sistemde 3 sargı (bobin) manyetik alan içerisinde aralarında elektriksel olarak 120º açı olacak şekilde yerleştirilirler. Bu sargılara R-S-T sargıları da denir.
► Şekil 3: Üç fazlı sistemde üç sargı (bobin) manyetik alan içerisinde aralarında elektriksel olarak 120º açı olacak şekilde yerleştirilirler.
Sistemde R yani a sargısı referans alındığında temel olarak R sargısı ile T sargısı arasında 120º, R-S arasında ise 240º açı farkı bulunur. Rotor üzerindeki sargılar beraber döndürüldüğünde b ve c sargıları üzerinde indüklenen emk’lar (zıt motor kuvveti) “a” sargısı üzerinde oluşan emk’yı belli açı farkıyla izlerler.
► Şekil 4: Üç Fazın Alternatörlerde Üretimi
Üç Fazlı Sistemlerde Dengeli/Dengesiz Yük Durumu
Elektrik güç sistemleri 3 fazlı generatörler tarafından beslenirler. Genaratörler 3 fazlı dengeli yükleri beslerler ki bu dengeli yükten kasıt 3 faz sargı empedanslarının birbirine eşit olmasıdır. Her bir sargıyı Z1, Z2, Z3 olarak adlandıracak olursak Z1=Z2=Z3 olur.
Yük sisteminin dengeli olması çok önemlidir. Çünkü yük empedanslarının genlik ve açısı birbirine eşit olursa generatör tarafından da 120º faz farkı oluşturulacak ve çekilen akımların genliği birbirlerine eşit olacaktır. Ancak empedansları farklı bir yük grubu bağlandığında işler değişecektir. Akımların genlikleri farklı olacak ve açıları arasında ki fark 120º olmadığından bu sistem dengesiz yük adını alacaktır.
► Yıldız Bağlı Yük
Aşağıdaki şekilde 3 ayrı Z1, Z2, Z3 empedanslarından oluşmuş üç fazlı yıldız bağlı yük görülmektedir. Her faz empedansının çıkış uçları birleştirilerek elde edilir. Birleşme noktasından çıkan iletkene ise Nötr iletkeni veya sıfır iletkeni denir. Dengeli yük durumunda buradan akımın genlik değeri 0'dır. Sistemde bazen bu nötr iletkeni kullanılmayabilir.
► Şekil 5: Yıldız Bağlı Yük
Yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi I(R) ,I(S) ,I(T) üç fazlı yükün her fazına ait akımlarını göstermektedir. Bu akımlar elemanların gerilimleri cinsinden ifade edilebilir.
► Şekil 6: Faz Akımlarının Formülü
Bu denklemden yola çıkarak S ve T fazının akımı içinde aynı yoldan gidebiliriz.
I(HR), I(HS), I(HT) generatör ile yük arasında ki bağlantıyı sağlayan iletkenlerden geçen hat akımlarını ifade eder. Buradan çıkaracağımız sonuç ise hat akımları ile faz akımlarının bir birine eşit olmasıdır.
Yani; I(HR) = I(R), I(HS) = I(S), I(HT)= I(T) olacaktır. Ancak bu durum gerilimler konusunda farklılıklar göstermektedir.
► Üçgen Bağlı Yük
Aşağıdaki şekilde görüldüğü gibi faz empedanslarının her birinin çıkışı bir diğer faz empedansının çıkışına bağlantı yapılarak elde edilir. Üçgen bağlı yükte nötr iletken bulunmaz.
► Şekil 7: Üçgen Bağlı Yük
"I(RS), I(ST), I(TR)", üç fazlı yükün her fazına ait yük akımlarını temsil etmektedir. Bu akımlar elemanların üzerlerinde ki gerilimler cinsinden ifade edilir.
IHR, IHS, IHT değerleri ise yıldız bağlantıda olduğu gibi generatörle 3 fazlı yükün arasındaki bağlantıyı sağlayan hatların akımını gösterir. Üçgen bağlantıda nötr noktası olmadığı için yalnızca fazlar arası yani faz-faz gerilimler söz konusudur.
Bunlar;
IHR, IHS, IHT değerleri ise yıldız bağlantıda olduğu gibi generatörle 3 fazlı yükün arasındaki bağlantıyı sağlayan hatların akımını gösterir. Üçgen bağlantıda nötr noktası olmadığı için yalnızca fazlar arası yani faz-faz gerilimler söz konusudur.
Bunlar;
U(RS), U(ST), U(TR)' dir. Aşağıda ki denklemlerden de anlaşılacağı gibi hat akımları ile faz akımları birbirine eşit olmamaktadır.
Kirchoff akım kanunundan yola çıkarak;
I(HR) = I(RS) - I(TR)
I(HS) = I(ST) - I(RS)
I(HT) =I(TR) - I(ST)
hat akımlarını faz akımları cinsinden iade edebiliriz.
► Şekil 8: Üç Fazın Vektör Diyagramında Gösterimi
(IRS) ve (–ITR) genlikleri eşit olduğundan fazör olarak ikizkenar üçgen oluşturmaktadırlar. R fazının hat akım fazörünün açısı 30 derece olup;
► Dengesiz Yük Durumu
Üçgen bağlantı için dengesiz yük durumunda faz empedansları birbirinden farklı olduğu için faz-faz veya hat akım değerlerine farklı olup aralarında ki 120º faz farkı simetrisi olmayacaktır ve sistemin simetrisi bozulacaktır. Yıldız bağlantıda dengesiz yük; durumunda ise nötr iletkeninde ki akımın değeri 0 olmayacaktır. Bu yük durumunda nötr iletkeninin olmaması sistemin çalışmasını engeller. Bunun sonucunda nötr iletkeni olup olmadığı durumlarda faz akımlarının değerleri değişecektir.
Kaynak:
► Elektrik Devreleri II Teori ve Çözümlü Örnekler Doç. Dr. Ali Bekir Yıldız, Kocaeli Üniversitesi - Elektrik Mühendisliği
Kaynak:
► Elektrik Devreleri II Teori ve Çözümlü Örnekler Doç. Dr. Ali Bekir Yıldız, Kocaeli Üniversitesi - Elektrik Mühendisliği
Yapay Zeka Optimizasyon Algoritmaları
Yapay zeka, günümüzde araştırma alanı artan bir uygulama alanıdır. Mühendislik uygulamalarında kullanılmaya başlanılan yapay zeka için bazı algoritmalar geliştirilmiştir. Algoritma, literatürde, bir problemi çözmek için geliştirilen prosedür ya da formül olarak ifade edilmektedir. Yapay zeka algoritmaları ise yapay zeka mantığı yardımıyla formülasyon oluşturarak, mühendisliğin temellerinden biri olan optimizasyona önemli ölçüde yardım etmektedir.
Mühendislikte birçok yapay zeka algoritması mevcuttur; Parçacık Sürü Optimizasyonu, Karınca Kolonisi Algoritması, Yapay Arı Kolonisi, Genetik Algoritma vb. algoritmalar vardır. Bu algoritmalar bilgisayar, makine, gıda ve elektrik-elektronik mühendisliği gibi birçok mühendislik dalında yaygın olarak uygulanmaktadır.
Parçacık Sürü Optimizasyonu
Genel olarak hayvanların davranışlarının baz alındığı optimizasyon türü olarak ifade edilebilir. Karınca, kuş ve diğer sürü halinde gezen hayvanların sosyal davranışlarını temel alan bir optimizasyondur. 1995 yılında Dr.Eberhart ve Dr.Kennedy tarafından geliştirilmiştir. Evrimsel algoritmaların aksine parçacık sürü optimizasyonu seleksiyon kullanmaz. Sürünün bütün üyeleri testin başlangıcından sonuna kadar hayatta kalır. Zaman içerisinde sürüdekilerin birbirleriyle olan etkileşimlerini iteratif yöntemle inceleyerek çözümün kalitesinin geliştirilmesi sağlanır.
Mühendislikte oldukça kullanılan bir program olan Matlab’ta iterasyon kullanılarak bu simulasyonlar gerçekleştirilir. Belirli sayıda parçacık ve iterasyon alınır. Örneğin 10-50-100 veya istenirse daha fazla iterasyon sonrasında parçalar çözümün yapılacağı yeri yada çözümün yolunu gösterirler.
İterasyonu yapılacak parçacıklar gösterilmiştir. Buradaki parçacıklar sürünün her bir üyesi olarak düşünebiliriz.
İterasyon sayısı arttıkça çözümlenmenin gerçekleştiği görülmektedir.
Yapılan iterasyonlar sonucunda sistemin kararlılığa ulaştığı görülmektedir.
Algoritma genel olarak 3 global değişkeni izler;
► Hedef değer veya durum
► Hangi parçacık bilgisi hedefe en yakındır.
► Hedef bulunamazsa algoritmanın gerektiği zaman durdurulması
Ayrıca her parçacık olası sonucu temsil eden veriyi, verinin ne kadar hızlı değiştiğini gösteren hız bilgisini ve hangi parçacığın gerekli olan bilgiye en yakın olduğunu belirtir.
Karınca Koloni Algoritması
1990'ların başında zor kombinasyonel optimizasyon problemlerini çözmek için ortaya atılmıştır. Bu optimizasyon yapılırken karıncaların yaydığı feromon maddesinden yola çıkılmıştır.
Bazı tür hayvanlarda salgılanan bu hormon kokusuz ve uçucudur. Hormon, karıncaların birbirleriyle olan etkileşmelerini sağlar. Bilim insanları da karıncalar üzerinde çalışırken karıncaların yaydığı hormonları özel algılayıcılar yoluyla takip etmek yoluyla bu algoritma üzerinde çalışmalar yapılmıştır.
Bazı tür hayvanlarda salgılanan bu hormon kokusuz ve uçucudur. Hormon, karıncaların birbirleriyle olan etkileşmelerini sağlar. Bilim insanları da karıncalar üzerinde çalışırken karıncaların yaydığı hormonları özel algılayıcılar yoluyla takip etmek yoluyla bu algoritma üzerinde çalışmalar yapılmıştır.
Bu algoritmada da benzer şekilde Matlab kullanılabilir. Öncelikle kullanılacak karınca sayısı, feromon hormonunun uçuculuğu ve bazı temel parametreler yardımıyla simulasyon gerçekleştirilir. Burada karıncalar takip edilir. Karıncalar içgüdüleri yardımıyla kendisine hedef olarak seçtiği yiyecek noktasına en kısa yolu bulmaya çalışır.
Ardından simulasyon başlatılır. Karıncalar zaman içerisinde en doğru yolu bulmaya başlayacaktır.
Karıncalar yuva ve yiyecek noktası arasında en uygun yolu bulmuştur.
Yapay Arı Kolonisi Algoritması
Yapay arı kolonisi algoritması 2005 yılında Derviş Karaboğa tarafından ortaya atılmış bir optimizasyon tekniğidir. Arıların yiyecek arama davranışlarının modellenmesi temeline dayanır.
Öncelikle yiyecekler rassal bir şekilde yerleştirilir. Arılar yiyecek kaynaklarını seçer ve depolamak için kaynağa yönelirler. Burada ilk toplama işini görevli arılar yaparlar. Arı kovanında bekleyen arılar dışarıdaki arıları izleyerek diğer kaynakları tespit ederler. Gerekli limite ulaşıldığı, yani kullanılan kaynakların bitiminde diğer kaynaklara yönelim gerçekleşir.
İncelediğimiz optimizasyon algoritma çeşitlerinden de görüldüğü üzere canlıların davranışları temel alınarak temel mühendislik uygulamalarında ve akademik çalışmalarda kullanılmaktadır. Bu tür algoritmaların kullanılması bilimi daha da ilerilere taşıyacaktır.
Kaynak:
Öncelikle yiyecekler rassal bir şekilde yerleştirilir. Arılar yiyecek kaynaklarını seçer ve depolamak için kaynağa yönelirler. Burada ilk toplama işini görevli arılar yaparlar. Arı kovanında bekleyen arılar dışarıdaki arıları izleyerek diğer kaynakları tespit ederler. Gerekli limite ulaşıldığı, yani kullanılan kaynakların bitiminde diğer kaynaklara yönelim gerçekleşir.
İncelediğimiz optimizasyon algoritma çeşitlerinden de görüldüğü üzere canlıların davranışları temel alınarak temel mühendislik uygulamalarında ve akademik çalışmalarda kullanılmaktadır. Bu tür algoritmaların kullanılması bilimi daha da ilerilere taşıyacaktır.
Kaynak: